Compex Consumer 12. Uluslararası Tüketici ve Ev Elektroniği Şovu’nda yer alan “Akıllı Ev” fuarı ziyaret edenlerin(!) belki de en çok uğradıkları stand olmuştur. Ben fuara gidemediğim için oralarda tam olarak ne olduğunu bilmiyorum. Ancak basından ve gelen basın bülteninden öğrendiğim kadarıyla herşeyiyle otomataik ve elektronik bir ortammış. Artık anahtar taşımıyormuşuz. İris teknolojisi ile kapılar açılıyormuş. 900 derecelik ısıya dayanabilen elektrik kabloları, elektrik kablosu üzerinden iletilen internet ve data transferi, lüks mutfak gereçleri falan varmış.
Bunlar bana hala bir hayal geliyor. Yıllardır kullandığımız çamaşır makinelerini ya da bulaşık makinelerini çoğu ev hanımı tek bir program tutturmuş herşeyi aynı ayarda yıkıyor. Hatta bu cihazları satın alırken cin satıcıların; “şunu da, bunu da yapıyor” demelerine “boşver boşver, en basit programlıdan olsun yeter” diyen vatandaşlarımız bu tür evlerde neler yapacaklar hayal bile edemiyorum.
Cem Yılmaz’ın ilk gösterisi olan Bir Tat Bir Doku’da bir hikaye anlatıyordu. “Dallas dizisinden görüpte bir dönem herkes evine Amerikan Bar yaptırmıştı. Daha sonra eve gelen misafire de yine aynı diziden bir replikle, ‘kendine bir içki alsana‘ diyordu vatandaş. Bomba ise sondaydı: ‘Ben abdesti yeni aldım, kendin alıver bir zahmet…‘ olayı özetliyordu”. Cem Yılmaz bunu anlattığında çok gülmüştük ancak bu akıllı evler ile ilgili düşüncem de buna benzer. Evlere kurulan alarm sistemi üzerinde gördüğü ışığı (hani şu yanıp sönen kırmızı [ya da mavi] ışık) elektirik parası çok geliyor diye kapatan insanımız bu akıllı evi nasıl kullanacak akıl sır erdiremiyorum…
Fashion TV’de yer alan birçok elbisenin günlük yaşamda kullanımı nasıl çok mümkün değilse bu evler de bana öyle geliyor.
