Bundan tam bir sene önce, bilişim sektörünü yakından takip edenlerin de bildiği gibi, Macworld dergisinin ofisinde ciddi bir hareketlilik yaşandı. Derginin bağlı bulunduğu Dünya Yayıncılık, bünyesine üç tane daha bilişim dergisi kattı. 1999 yılından buyana Dünya Yayıncılık bünyesinde çıkan Macworld dergisi yeni kardeşlere kavuşunca yeni çalışma arkadaşları ile bilişim grubu oldukça büyüdü.
Şirket, bilişim yayınları konusunda uzun süren tecrübelerinin ardından yaptığı bu ataklarla isminden çok bahsettirir oldu. Dört adet farklı konu ve içeriğe sahip bilişim dergisi her yayıncılık şirketinin yapabileceği kolay bir şey değildi sonuçta. Ancak ekibin güçlü ve istekli olması olası sorunların daha çıkmadan yok edilmesine yetiyordu. Bünyede bu kadar çok bilgisayar dergisi ve bilgisayar meraklısı eleman olunca kafalardan çıkan ses sayısı da otomatik olarak artıyor. Uç noktadaki markacılar çok sıkı bir şekilde birbirleriyle tartışmaya girerken nedense orta yok bulmak için bir çaba arayışında bile bulunmuyorlar.
Ofis içerisinde işinin uzmanı birçok editör arkadaş var. Herhangi bir konuda fikir almak istediğimizde her şeye bir yanıt çok kısa sürede bulunabiliyor. Ancak bu çok bilgili arkadaşların bazıları daha önce çalıştıkları dergilerde yerde pek Mac ürünüyle karşılaşmamışlar. Öyle ki ofis içerisinde yer alan herhangi bir Apple ürününün kullanım kolaylığı, malzeme kalitesi, güzelliği olsun anında onları da cezp ediyor. Farklı marka ürünlerinin sıkı fanatikleri dahi olsalar göz ucuyla ürünleri incelemekten geri kalmıyorlar. Laf aramızda Macworld’ün yeni sayıları baskıdan gelince öncelikle bu editör arkadaşların masalarında birer birer görüyoruz.
Sektör içerisinden dahi olsa ön yargılı birçok bilgisayar kullanıcısı var. Bazıları pahalı diye düşünerek bazıları ise sadece Mac ile uyumlu sanarak Apple ürünlerinden sürekli uzak durmayı tercih ediyorlar. Bu tarz bir düşünceden dolayı da kalite ve güzel olan tanışmak bazılarına yıllar sonra nasip olurken (isimleri lazım olmayan bizim editör tayfası gibi) bazıları bu ürünlerle tanışamıyor bile… Onun için bu gibi insanlara Mac ürünleriyle tanışmalarını her fırsatta söylüyorum. Hatta kardeş dergilerimizdeki editör arkadaşlara bile Apple ürünlerinden korkmamalarını, ürünü istedikleri gibi kullanmalarını ve ürünle sahibiymiş gibi vakit geçirmelerini her fırsatta söylüyorum.
Hadi diyelim ki bizler şanslıyız. Elimizdeki imkanlar dahilinde bu ürünlerle tanışabiliyoruz. Peki ya diğer bilgisayar kullanıcıları bu ürünlerle nasıl tanışacak? Dergi okuyucuları dergideki yazılar ve makaleler sayesinde bir şekilde yönlenebiliyor. Dergi okuru olmayanların ya da böyle bir derginin varlığından bile habersiz olanlar için durum ne diyecek olursanız burada devreye “Apple Center”lar giriyor. “Dijital yaşam tarzıyla tanışmanın en iyi yolu” sloganını kullanan bu Apple mağazaları ne yazık ki çeşitli nedenlerden dolayı ülkemizin dört bir yanına dağılamıyor. Sayıları bir elin parmak sayısını henüz geçmiş olmasına rağmen Apple ürünleri ile tanışmak ya da diğer Apple ürünlerini kullananlarla kaynaşmak için harika bir yer. Bence Apple Center’ları çok sıklıkla ziyaret etmeliyiz, düzenledikleri eğitim programlarına katılmak gerekiyor. Hatta alışverişlerimizi de oradan yapmalıyız ki yeni mağazaların açılmasını istemek için yüzümüz olsun. İstiyoruz ki ülkenin dört bir yanında bu türlü bir kaliteyi satan mağazalar yer alsın. Böylece daha çok insan bu ürünleri tanısın, daha çok insan Apple kullansın.
Apple Center’lar ile ilgili daha fazla bilgi almak ve eğitim programlarına katılmak için www.applecenter.com.tr adresini sıklıkla ziyaret etmenizi hatta adresinizi bookmark’ınıza eklemenizi şiddetle öneririm. E-bülten aboneliğine de katılarak yenilikleri e-postanızdan takip etmeyi sakın unutmayın.
